Amerikan Psikoloji Derneği tarafından yapılan anketlere göre, ebeveynler çocukların kaygılarından endişe verici bir şekilde habersizler. Çocuklar yaşadıkları sıkıntıdan utanabilirler; yemek masasında duyurulacak bir şey değil. Ya da ebeveynler, çocuklarının kendilerine güvenmenin bir yolunu aradıkları anlara tüm dikkatlerini veremeyecek kadar meşguldürler. Bazen ebeveynler çocukların duygularını görmezden gelir ve endişeli bir çocuğa “endişelenecek bir şey yok” diyerek güvence vermek, güven verici veya yardımcı değil, küçümseyicidir.
Ancak bir ebeveynin çocuğunun kaygısını yönetmek için yapabileceği şeyler vardır :
• Endişeleri dinleyin; çocukların duygularını göz ardı etmeyin. Sadece duyulduğunu hissetmek rahatlatıcıdır.
• Duygusal okuryazarlığı teşvik edin. Çocuklara kaygıyı yaşa uygun bir şekilde öğretin. Onlara bunun fiziksel belirtilerle (uyarılma ve sinirlilik) ve zihinsel bir endişe izi olarak ortaya çıktığını öğretin. Birçoğu, yanlış alarm kavramının yararlı olduğunu düşünüyor.
• Çocukların afet ve feci olaylarla ilgili haberlere maruz kalmasını sınırlayın. Sonunda çocuklar bu tür bilgileri işlemek için bilişsel kapasiteyi geliştirecekler, ancak sürekli tekrarlama tehdit duygusunu büyütür.
• İlişkiler için zaman tanıyın. Kaygı, çocuklar kendilerini güvende hissetmediğinde ortaya çıkar. Ebeveynlerle, diğer aile üyeleriyle, akranlarla, öğretmenlerle her türden ilişki, kaygının doğal panzehiridir.
• Oyun oynamayı ve fiziksel aktiviteyi teşvik edin. Kaygının yarattığı fiziksel gerilim, genellikle oyun ve egzersizle ortadan kaldırılabilir. Çocukların bu tür etkinlikler için düzenli fırsatlara sahip olmalarını sağlamak, onlara kendi duygularını düzenlemeleri ve kendi zihinsel sağlıklarını yönetmeleri için önemli araçlar sağlar.
• Kaygının yarattığı rahatsızlığı gidermek için özel beceriler sunun.
• Endişe uyandıran durumlardan kaçınmalarına izin vermek yerine, kaygının onları yok etmeyeceğini bilmeleri için çocuklarınızın kaygı rahatsızlığıyla yüzleşmelerine yardımcı olun.
• Kendi endişelerinizi kendinize saklayın. Bunları çocuklarınızla paylaşmayın.
Klinik Psikolog Övgü Yaren Soydan