Bireyselleşme sürecinin aşamaları, değişim ihtiyacımızı anlamlandırabilir ve onu daha güvenle yaşamamızı sağlayabilir.
1. Uyum.
Bizden beklenene göre davranışlarımızı düzenleyerek güven duygusunu elde etmeyi öğrendiğimiz çocukluğumuz ve yetişkin hayatımızın ilk zamanlarına karşılık gelir. Bu eğilim, varlığımızın bütününü yansıtmayan bir karakteri benimsememize neden olur.
2. Farkındalık.
Yaşla beraber bu karakter bizi sıkmaya başlar. Yolda kaybolduğumuz, bazen kendimizi aldattığımız veya sahte olduğumuz hissine kapılırız. Carl Gustav Jung’un, içimizde daha uyanmamış ve henüz olmayı seçmediğimiz, “gölgemiz” diye isimlendirdiği kısım nostalji dalgalarıyla kendini hatırlar.
3. Yüzleşme.
Şüphe zamanı gelmiştir. Her şeyi sorgulamaya varabilecek kadar varlığımızın temellerini yeniden değerlendirmeye başlarız. Yasa benzeyen bir hüzün yaşarız. Kaybolan gençliğimize ağladığımızı düşünürüz, aslında yaşadığımız karakterin yasını tutarız. Çatlaklar oluşur, iyi ve kötü yönleriyle bastırılanlar yüzeye çıkmaya başlar. Kızgınlık ve raydan çıkmalarla randevumuz vardır.
4. Bütünleşme.
Belirsizlik ve karışıklık dağılmaya başlar. Aşamalı düzenlemeler tutarlılık doğrultusundadır. Onay arayışı artık kendine ihanet etmeme arzusuna dönüşür. Önceliklerimizi yeniden düzenlemeyi, potansiyelimizi ifade etmenin bir yolunu bulmayı seçebildiğimiz andır. Bu pozitif dönüşümlere ilişkisel acılar eşlik eder.
5. Bireyselleşme.
Kişinin kendisi hakkında daha iyi bilgiye sahip olduğu, tam bir birey haline geldiği andır. Artılarımızı ve eksilerimizi, çelişkili arzularımızı, içsel çatışmalarımızı daha esnek bir şekilde kabul ettiğimiz bir dönemdir. Böylece bütünleşmeye erişiriz. Bu, kendimizi birey olarak görme kapasitemizin yanı sıra diğer canlılara ve bütün evrene bağlı, insan topluluğunun bir üyesi olarak kendimizi değerlendirmemiz anlamına gelir.
Övgü Yaren Soydan