Toplumumuzda yanlış bir algı olarak cinsel isteksizliği yaşayanların sadece kadınlar olduğu düşünülür. Oysa bilimsel çalışmalar her beş erkekten birinde cinsel isteksizliğe rastlanıldığını ortaya koymaktadır. Peki kadın ya da erkekte cinsel isteksizliğin nedenleri nedir gelin hep birlikte bakalım. Erkeklerde Fiziksel ve psikolojik nedenler cinsel isteksizlik sorununa yol açmaktadır. Sorun daha çok psikolojik kaynaklıdır. Kadınlarda görülen cinsel isteksizliğin %1’i fiziksel, % 99’u psikolojik nedenlere bağlıdır. Sanıldığı gibi fiziksel olarak bilininen yanlış; her iki cinste de ana sorun psikolojik faktörlerden oluşur.
1.DEPRESYON
Depresyon günümüzün en meşhur psikiyatrik hastalığı. Depresyon hastası olan kadın ve erkeklerde cinsel istek ve arzuda belirgin bir azalma oluyor. Aralarında bizim de bulunduğumuz bazı ülkelerde ruhsal sebeplerle direk olarak psikiyatriste gitmek (yavaş yavaş değişiyor da olsa) halen daha meşakkatli bir konu. Doğru tedavi altındaki bir depresyon hastasında, iyileşme gerçekleştiğinde, hem depresyonun kendinden kaynaklanan cinsel isteksizlik, hem de antidepresan yan etkisine bağlı cinsel yan etkiler düzelecek, kişi eski cinselliğine sağlıklı bir şekilde devam edebilecektir.Depresyon öncelikle psikoterapi veya ilaçla tedavi edilmelidir. Depresyon aşıldığında cinsel sorunda çoğu zaman ortadan kalkar. Cinsel sorun devam ediyorsa sorun psikolojik olarak kalıcı hale gelmiştir, mutlaka cinsel terapi gerekir.
2.AŞIRI STRES
Son yıllarda özellikle iş ve hayat streslerinin cinsel sorunları artıyor ve maddi kaygılara ek olarak iş yeri çatışmaları, eş ya da aile problemleri, çocuklara dair endişeler, vakitsizlik, bireyleri cinsellikten soğutuyor. Üstelik sorun sadece stresin yarattığı psikolojik baskı ile sınırlı kalmıyor. Yoğun ve kronik stres başta testosteron seviyeleri olmak üzere, cinsel fonksiyonların her bir bölümünü azaltıyor. Strese ve hayat şartlarına bağlı cinsel isteksilizliği çözmenin yolu, stresle baş etmeyi öğrenmektir.
3.CİNSEL İSTİSMARA UĞRAMA
Bu sorun “travma sonrası (posttravmatik) stres bozukluğu” gibi başka psikolojik sorunlarla bir arada da görülebilir. Bu bozukluk tecavüze uğrama ya da çocuklukta istismar gibi cinsel saldırıya maruz kalınan durumlarda, cinsel birleşmenin ağrılı olduğu durumlarda ya da cinsel dürtü ile utanç, suçluluk gibi duygular arasında farkında olunmayan bir bağlantı olduğunda ortaya çıkabilir. Cinsel tiksinti bozukluğu olan bireyler cinsel aktivitelerden kaçınırlar. Kendilerine cinsel yönden yaklaşıldığında korku, kaygı ya da iğrenme ifade ederler. Bu durum belirgin bir sıkıntıya ve kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur.
4.EVLİLİK SORUNLARI
Oxford Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde yapılan 2005 tarihli bir çalışma 1960’tan 2000’e kadar boşanma oranlarında büyük artış olduğunu gösteriyor. Bunların yarıdan fazlasında boşanma nedeni cinsel sorunlar… * Dünyada her 3 yetişkinden biri en az bir cinsel sorun yaşıyor. . Burada söz konusu olan yatak odalarını ayırmış çiftler değil. Bir tarafın ilişkide tatminsiz ve mutsuz olması. Ayrıca bu mutsuzluğunun eşi tarafından umursanmaması veya önemsenmemesi. Cinsellik evliliklerin çok önemli bir parçası. İyi olduğunda çifti fiziksel tatminin çok ötesinde duygusal ve ruhsal olarak bağlıyor. Çiftin arasında derin bir ortaklık kuruluyor. Özellikle bir taraf tatminsizken, diğerinin umursamaz ve önemsemez davranması sadece seks yapmamalarına değil, ilişkinin tüm boyutlarına yansıyor. Çiftler, duygusal olarak da bağını kaybediyor. Bu durum, eşlerden yalnızca birinin sorunu değil, çiftin ortak sorunudur. Cinsel soğukluğun en etkili ilacının sevgi, sabır ve anlayış olduğunu çiftler unutmamalıdır.
5.ANKSİYETE
Her an kötü bir şey olacak kaygısıyla yaşayan birey cinsellikte doyuma ulaşamayacağı gibi partnerine de bunu yaşatamaz. Ayrıca anksiyete nedeniyle sertleşme problemi, vajinusmus, erken boşalma, kadında orgazm bozukluğu, cinsel tiksinti bozukluğu ve cinsel isteksizlik görülebilir. Evlilikte yaşanan sorunların oluşturduğu kaygılar, kişinin kendi bedeninin bir parçasını beğenmemesinin yarattığı kaygılar nedeniyle cinsellikte sorun yaşanabilir. Kaynağı ne olursa olsun anksiyete cinsel işlev bozukluklarına neden olur. Cinsellikte haz ve zevkin yerini endişe ve korku alır.
Cinsel terapi sürecinde soruna neden olan etmenlerin ortaya çıkarılmasıyla, doğru cinsel bilgilerin verilmesiyle ve cinsel egzersizlerle anksiyete bozuklukları tedavi edilebilir. Cinsel hayatımızdaki sorunlar yerini keyifli bir cinsel hayata bırakabilir.
ÖVGÜ YAREN SOYDAN